Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA

9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Ödev Yayınları Sayfa 41

“9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Sayfa 41 Ödev Yayınları” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Ödev Yayınları Sayfa 41

Temmuz başlarında idi. Bir gün evimin önünde mahalle imamıyla konuşuyordum. Karşı kapıdan ihtiyarların hizmetçisi çıktı, bana doğru geldi. Tatlı bir Rumeli şivesiyle:
— Bizim efendi selam söyler, Doktor Bey… Hanım biraz keyfini bozmuştur… Bize teşrif edesinizmiş… Ücreti her kaç kuruş ise veririz, der…
Acele işim olmasına rağmen:
— Peki, geliyorum, dedim.
İmam, elimden tuttu; kulağıma eğilerek:
— Yağlı müşteriyi yakaladınız Doktor Bey, dedi, hissemizi isteriz…
İmamın şakasına ben de şaka ile mukabele ettim:
— Bu cömert insanların, ücreti her kaç kuruş ise vereceklerini söylemelerine nazaran hastalık galiba vahim… Korkarım ki az zamanda vazifemi bitirip müşterimi size devredeceğim imam efendi…
İmam tekrar elimi yakalayarak:
— Hastanın kocasından ganice bir ücret talep edersiniz, fakire, bir yerine iki müşteri göndermiş olursunuz. Mahallenin bunlardan başka suretle bir hayır göreceği yok!
Hastalık, basit bir nezle idi. Fakat kadın, çok ihtiyar olduğu için fena sarsılmıştı.
Beni hayret edilecek kadar sevimli ve munis bir çehre ile karşıladı. Zahmet edip geldiğim için uzun bir dua ettikten sonra:
— Ben istemezdim sizi rahatsız etmek ama efendiye söz anlatamadım, dedi.
Allah’ın bildiğini ne saklayayım? Ben evvela bu duayı ve bu sözleri pek kalpsizce yorumladım…
Anlaşılan vizite parasının bir kısmını Cenabıhakk’a havale edecekler… Bu dua ahiret bankası için havalename olsa gerek diye düşündüm.
Hastalığın ehemmiyetsiz olduğunu söylemesi de manidardı. Ehemmiyetsiz bir hastalığın tedavi ücreti elbette ehemmiyetlisinden daha az olmak lazım gelir. Bir bahçe kirazdan bir tanesini yemeye kıyamayan, mülklerinin gelirini aldıkça sevincinden iğrenç bir surette ağlaşan bu insanlar için bu mantık, gayet tabii görülmeliydi.
Hastayı muayene ettikten sonra karnemi çıkararak reçete yazmaya başladım.
Kadın bu esnada kocasının kulağına bir şeyler söyledi. İhtiyar adam, kızar gibi oldu. Hiddetle:
— Allah aşkına canımı sıkma… Kendi derdim kendime yeter. Bir de seninle mi uğraşayım, diye söylenmeye başladı.
Kadın hastalara mahsus titizlikle:
— Olmaz, olmaz. Öldürsen nafile, istemem, diye inat ediyordu.
Başımı kaldırmıştım. İhtiyarla göz göze geldik.
Adamcağız bana izahat vermeye lüzum gördü:
— İnsan, ihtiyarladıkça tuhaf olur Doktor Efendi… Eskiden böyle değildi. Ne dersem yapardı. “İlaç içemem. Doktor Efendi beyhude reçete yazmasın!”diyor.
Cevap vermeden gülümsedim. İçimden:
“Galiba kadın, hasislikte kocasına taş çıkartıyor. İhtimal, ilaç istememesi para gider korkusundan” diye düşündüm. Eve ve eşyaya şöyle bir göz gezdirdim. Hakikaten dedikleri günden yarına yiyecekleri olmayan bir fakirlerin kulübesinde sanırdı.

  • CevapBu sayfada soru bulunmamaktadır.

9. Sınıf Ödev Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 41 ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

Edebiyat Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Yorum Yap

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!