Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Cem Yayınları Sayfa 51

“11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Sayfa 51 Cem Yayınları” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Cem Yayınları Sayfa 51

ahengiyle yayılıyor “oh” diyordu. “Böyle yasamayı seveyim Hanımlık bu!”

Ve akşam Abdurrezzak Efendi geliyordu. Güzel Sanatlar Akademisine devam eden büyük oğlu geliyordu. Sofra, yeni bir sıcaklıkla ılık, yeni bir ışıkla aydınlık sofra öylesine güzelleşiyordu ki küçük kız kendisini tutamıyor, kalkıp annesini ve babasını öpüyordu. O zaman Güzel Sanatlar Akademisindeki ağabesi kaşlarını çatıyor “hani bize?” diyordu. “Annenle babana var da ağabeyine yok mu?” Ve kız onu da öpüyordu gülerek. Sonra hep beraber gülüyorlardı. Ve Celile Hanım…

Celile Hanım tabak değiştirirken “bugün Boğaza gittik.” diyordu “Lâmia Hanımla beraber-Lâmia Hanım yandaki dairede kiracıydı-Her tarafı güzel Boğazın Abdürrezzak Efendi ama…”

Celile Hanım en çok Emirgân’ı beğenirdi. Oraya “Celile Hanım Emirgân’da çay içmeden edemez. Muhakkak her ikindi gidecek.” desinler diye değil de içinden gelen bir hisle, sadece sevdiği için giderdi. Sonra Bebeğin Hisarlannı beğenirdi. Rumeli Hisan hoşuna giderdi. Küçüksuya bayılırdı. Ve akşamları, hoşuna giden yerleri uzun uzun anlatmaktan kimse Celile Hanımı menedemezdi. Bu böylece, biri yaz, biri güz, biri de kış olmak üzere üç mevsim boyunca devam etti.

Bahar başlarındaydı. Bir aksam yemeğinde masanın etrafındaydılar. Susuyorlardı. Pencerelerde iyi ve güzel bir akşam vardı. Abdürrezzak Efendi birdenbire içinden, ta yüreğinin başından gelen bir iç çekişle “ah” dedi. Celile Hanım bir tuhaf oldu. Dalgındı. Sesi ve hareketleri, rüyadaki müphem sesler ve müphem hareketler gibiydi. “Bu ah neyin nesi?” dedi. Abdürrezzak Efendi çatalını bıraktı. Bir yudum su içti. Hareketlerinde bir isteksizlik, ellerinde bir titreklik vardı. “Hiç” dedi. Sesi de titriyordu. ‘Tarlalar!” Gözleri süzüldü. “Tarlalar şimdi yemyeşildir.” Ne olduğunu pek anlayamadıkları bir eziklikle, meyvelerin yüküne dayanamayarak eğilmiş dallara benzediler.

Ve bu bahar akşamının getirdiği iç ezikliğini öteki akşamlar devam ettirdi. Artık tarlalar, bağlar, bağlann yemyeşil ağaçlan, ağaçların kırmızı mor pıtır pıtır kirazları, vişneleri yorgun gözlerinde bir arzuyla yanıyordu.

Celile Hanım evden çıkamaz olmuştu. En sevdiği yerler bir buğday, bir arpa tarlası kadar güzel değildi. Denizi görmeğe dayanamıyor, şehrin gürültüsü canını sıkıyordu. Komşularının radyoları.. geç vakitlere kadar susmayan hoparlörler, sabahın erken saatlerindeki satıcılann geçim derdi ve yaşayabilme endişesiyle titreyen gür, cılız ve korkak sesleri, tramvay gürültüleri…
Celile Hanım sinirlerine hakim olamıyordu. Sararmıştı. Zayıflamağa başlamıştı.

Abdürrezzak Efendi bir akşam “adam sen de” dedi. “Sanki dönüp de ne yapacağız. Mektebi ayağımızda medresesi ayağımızda. Oraya gidince bu sefer de oğlanı düşüneceğiz. Sonra., dönersek kızı da okutamayız.” Bu Abdürrezzak Efendinin esas fikri değildi. Değildi de kendisini aldatmak için, karısını aldatmak için ve böylece bir teselli yolu bulmak içindi bu sözler. Yoksa Celile Hanım da biliyordu ki yeni fidanlar, genç körpe ağaçlar kocasının gözlerinde tütüyor. Ve Abdürrezzak Efendi bir buçuk aydan beri o muharririn yanına değil, bahçelere, şehrin dışındaki bahçıvanlara gidiyor.

Bir başka akşam, insanların üzerine bir uyuşukluk, bir çaresizlik çöktüğü birçok akşamların birinde ve hafif bir aydınlık altında yine tarlalardan ağaçlardan bahsettiler. Memleketlerinden bahsettiler. Zilenin, Minare-i Sağır mahallesinin o daracık, o eciş bücüş, o çıkmaz sokağından bahsettiler. Küçük kız “Yine o, kapımızın önündeki elektrik lambası öyle yanar değil mi?” diye sordu. Gözlerini yarı kapamış, boynunu bükmüştü. Güzel Sanatlardaki oğlu “kadınlar toplanmış, açık hava kahvesine dönmüştür bizim kapımız” dedi. Celile Hanım “yaa!” diye içini çekti. “Aşık gelini gelmiştir. Hacer Sadiyeyi çağırmıştır. (…)” Burada tuhaf bir bakışla oğluna baktı. “Sen!” dedi “küçükken onlara su serperdin. Fakat sonraları…

  • CevapBu sayfada soru bulunmamaktadır.

11. Sınıf Cem Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 51 ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

Edebiyat Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Yorum Yap

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!