Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Cem Yayınları Sayfa 57

“11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Sayfa 57 Cem Yayınları” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Cem Yayınları Sayfa 57

A. Aşağıda verilen metni okuyunuz. 1,2 ve 3. soruları metinden hareketle cevaplayınız.

DÜNYA GÖZÜ VE AHİRET SESLERİ

— Dünya gözüyle bir görebilsem!…
Bu temenni, son günlerde, Hacı Arif Efendi’nin dilinden düşmez olmuştu. Ne yapsa, nereye gitse, kimlerle görüşse, mutlaka bu sözü söylemek için bir çare bulurdu. Yetmiş senelik ömründe bu son çektiği hasret onda bir fikrisabit haline girmişti. Esasen iptilâlı bir mizacı vardı: Bir zamanlar hacca gitmek emeli de onun kalbinde böyle daimi ve ateşli bir iştiyak tarzında tecelli etmişti. Şimdi de, düşman, memleketini işgal ettiği günden beri, düşündüğü, söylediği ve duyduğu şey, Türk askerlerinin ne zaman geleceği, gelirse nereden gireceği idi. Evde, aile arasında olsun, kahvede ahbaplar meclisinde olsun, bahsi, döner dolaştırır hep bu mevzuya getirirdi.

(…)
— Hani, neredeler? Neredeler? diyordu.
(…)
— Ne var? Ne oluyor?
— Geliyorlar, geliyorlar…
— Kim geliyor?
— Yahu Arif Efendi, bizimkiler, bizim askerler…

Arif Efendi ilk soluğunu sokakta, İkincisini istasyonda aldı. İstasyon o kadar kalabalıktı ki, ön safa geçebilmek için birçok kişi ile itişip kakışmak mecburiyetinde kaldı. Yaklaşan trenin düdüğü sanki bütün kalplerde ötüyordu. Hacı Arif Efendi bir bayram çocuğu gibi yerinde duramıyor, istasyon setinden rayların üzerine doğru sarkıyor ve şimdi lokomotifinin dumanı bir iki kilometre ötede korunun arasında görünmeye başlayan treni gözetliyordu. İstasyon memuru:

— Çekilin! Çekilin!
Diye bağırıyordu. Bu Rum memurunun ihtarı halkı büsbütün kızdırdı, kalabalığın içinde:
— “Niçin çekilecekmişiz? Sana ne; hey, o günler geçti yavrum.” gibi mırıltılar, homurtular işitiliyordu. İstasyon memuru dişlerini kısarak:
— Şimdi görürsünüz! dedi.
Tren geldi, durdu; lâkin trenin gelip durmasıyla ahalinin donup kalması bir oldu. Alkışlamak için yukarı kalkan eller birer hayret ve dehşet işareti haline girdi; dudaklardaki tebessümler birer ıstırap tekallüsü şeklini aldı ve bütün benizler bir anda sarardı: Eyvah, vagonlardan çıkanlar bizim askerimiz değil, düşman idi. Bunlar, bozgun cephe dönüşü İzmir’e kaçarken her nasılsa yanmaktan masun kalmış bu kasabaya, gider ayak yangın ve yağma için uğramışlardı.

(…)
Hacı Arif Efendi, bu halde ne kadar zaman kaldı? Bilinemez. Çünkü tamamıyla kendinden geçmişti; belki bir saat, belki bütün bir gün, bütün bir gece! Bu müddet zarfında bazan kendine gelir gibi oluyor, fakat ne gözlerini açabiliyor ne de başını kaldırmaya muvaffak oluyordu. Vaktaki, derinden derine; “Allah, Allah!” seslerini duymaya başladı; yattığı halde bile vücudundan aşağıya sarkan başını iki elleri arasına aldı ve sırtını bir ağaca verip dizleri üstüne doğruldu. İçinden “Acaba rüya mı görüyorum?” diyordu. Bu sesler ne idi? Nereden geliyordu?

“Allah, Allah, Allah, Allah!…”

Hacı Arif Efendi kanla tıkanan gözlerini açamıyordu ki görsün ve kulaklarındaki uğultu hiç dinmiyordu, hiç dinmiyordu.

Salihli’ye ilk giren askerlerden biri anlatıyordu ki, yollarının üstünde bu ihtiyarın, yüzükoyun can çekişmekte olduğunu görmüşler ve yanına yaklaşıp:

“Baba, baba, biz geldik Allah, Allah!…”

Diye bağırmışlar; hiç kımıldamamış. (…) İhtiyar, gözlerini açmış, etrafını alan askerlere birer birer bakmış; sonra hiçbir şey söylemeksizin ruhunu teslim etmiş.

  • CevapBu sayfada soru bulunmamaktadır.

11. Sınıf Cem Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 57 ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

Edebiyat Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Yorum Yap

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!