Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA

10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 223

“10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Sayfa 223 Meb Yayınları” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 223

MEMURLUK YAŞAMI

Mülkiye Mektebini bitirmiştik. Yarışma sınavına katılmama konusunda bir- 1. Metinleştiğimiz için mimlendiğimizden, bizleri Saray kâtipliklerine almadılar. Resmi yazışmalar öğretmenimiz MenemenlizadeTahir Bey’di.Tahir Bey de o dönemin edebiyatçılarındandı. Ama biz kendisine okumadığımız şiirlerinden ötürü değil ağırbaşlılığı yüzünden saygı gösterir, değer verirdik. Maarif Bakanlığı yazı işleri müdürü idi. Aynîzade Haşan Tahsin ile beni bakanlığa memur aldı. Mülkiye okulunu bitirenlere yasal olarak verilen iki yüz elli kuruş aylıkla Maarif Bakanlığı yazı işleri dairesine onun yardımıyla girmiş oldum.

O zaman için, Menemenlizade Tahir Bey’in bu değer bilirliği büyük bir iyilik gibiydi. Başka bir daireye yerleşmek isteyen arkadaşlardan birine ancak on kuruşluk bir aylık bulunabilmişti.

Bakanlığın yazışma dairesi benim için elverişli bir okuma yeri oldu. Yapılacak iş az, vakit çoktu. Bu boş vakitleri kitap okumakla geçiriyordum. En yeni memur ben olduğum için bana hemen kapının yanında küçük bir masa vermişlerdi. Koca oda bir sürü kâtiple doluydu. Temize çekici olsun, karalama yazıcısı olsun adam başına beşer onar satırlık dört beş kâğıt yazmaktan başka bir iş düşmezdi. Bunu bile çok ağır, dayanılmaz bulanlar da vardı. Hele müsvedde hazırlayanlardan Aziz Bey, hiç gözümün önünden gitmez. Dairenin en protokol düşkünü, en nazik ve görgülü kâtiplerinden biriydi. Ceketinin düğmelerini çözük gören pek az kişiydi. Bir müsvedde yazacağı zaman kâğıdı dizinin üzerine dayar, kalemi eline alır, bir hâfız gibi sallanır dururdu. “Derkâr”, “âşikâr” gibi sözcüklere birer uyak aradığına şüphe yoktu. Bu aradığı uyağı sallana sallana bulduktan sonra bir iki satır daha yazar ve tekrar bir sallanma dönemi daha geçirirdi.

Dairede kimse ile sıkı fıkı görüşmüyordum. Yarım saat sürmeyen resmî uğraşım bittikten sonra kitabımı, gazetemi açardım. Benim bu halim arkadaşlarca önceleri kendimi büyümsememe bağlanmış, Fransızca kitaplar da bir gösteriş ögesi sayılmış, eğlenmişler durmuşlar. Sonra buzlar çözüldüğü zamanlar anlatıyorlardı.

Kâtipler dairede eskidikçe masaların yerleri değişir, bir adım daha yukarı doğru, müdür yönünde ilerlerdi. Bu kuraldı. Benden sonra birkaç yeni kâtip gelince benim de masam böyle kımıldamıştı. Bütün bu değişiklikler, kalem için ne büyük bir olay sayılırdı. Karşı koymalar, gönül çarpıntıları, tutkular uyanır, yakınmalar yükselirdi. Dairede ne zaman böyle bir protokol anlaşmazlığı çıksa, benim masamı biraz aşağıya doğru kımıldatarak işi çözümlemek yolunu bulmuşlardı. Sanırım bu gibi şeylere aldırmayacağımı, hiç yakınmayışıma bakarak anlamışlardı.

Dairenin en büyük olaylarından biri de memur açığı olmasıydı. Maarif yazı işleri dairesinden birinin yükselerek bir tarafa gitmesi olasılığı çok seyrek gerçekleştiği için bir memurluk açığının bulunuşu ancak yaşlılardan birinin öbür dünyaya gitmesiyle olabilirdi. Kalemde çok yıllanmış yaşlıların ölmemesi, onlar için sanki bir kabahat sayılırdı.

Ne kadar da çok yaşıyor diye bazılarına kızdıklarını hatırlarım. Bunlardan birinin ağırca hastalandığı duyulunca dairede fısıltılar, dertleşmeler ve kıpraşmalar başlardı. Artık kapı kapı dolaşarak etek öpmek, kayırmalar sağlamak sırası gelirdi. Dairedeki kâtipler arasında hiç bir zaman dostluk duygusu sürmezdi. Özellikle böyle bunalım zamanlarında herkes birbirine düşman kesilirdi. Kim bilir belki öteki, daha güçlü bir yerden bir kayırılma bulacak, açık memurluktan kendisine daha büyük bir pay koparacaktı. Sonunda adamcağız ölür, büyük üzüntüyle cenazesine gidilir ve bu boşluk sonucunda aylığın arkada kalanlara nasıl dağıtıldığının öğrenilmesi için çabucak daireye koşulurdu. Doğallıkla düş kırıklıkları pek acı olurdu. O zaman kendilerine daha fazla para verilenlerin tam yaşam öykülerini arkadaşlarından dinleyebilirdiniz. Doğallıkla bu ayrıntılar, resmi sicil kâğıdına geçmeyen özellikler türünden olurdu.

Maarif Bakanlığı yazı işlerindeki arkadaşlar bana çok kızmamış olacaklardır; çünkü beş yılda aylığım yalnızca elli kuruş artmıştı. Gerçekten bütün bu patırtılar, kavgalar, göz kızarmaları, baş ağrıları beş on kuruşluk bir ek ödenek yüzünden olurdu.

  • CevapBu sayfada soru bulunmamaktadır. 

10. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 223 ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

Edebiyat Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Yorum Yap

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!