Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA

10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 66

“10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Sayfa 66 Meb Yayınları” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Meb Yayınları Sayfa 66

BİR İLK TEMSİL AKŞAMI

MÜELLİFİN İNTİBALARI

Tam saat sekizde başlıyacak. Beş dakika sonra perde açılacak. Makinistler, rejisör, aksesuvara bakan adam, herkes yerli yerinde. İlk sahnenin aktörleri yerlerine geçiyor, vaziyet alıyorlar. Son defa olarak perdenin deliğinden bakıyorum. Salon hıncahınç. Anfiteatr şeklinde sıralanmış, ışık içinde gülen, kıpırdanan binbeş yüz kafa. İçlerinden birkaçını şöyle böyle tanıyorum; fakat yüzleri bana değişmiş gibi geliyor. Bunlar tepeden bakan, nobran, hık mık dinlemiyen suratlar. Gözlükler perdeye çevrilmiş, şimdiden tabanca gibi bana nişan alıyor. Bir köşede, beklemenin azabı içinde rengi uçmuş, birkaç dost çehresi de var. Fakat kayıtsızlar, bit yeniği arıyanlar o kadar çok ki! Bütün bu insanların dışarıdan getirdikleri şeyler; o endişe, dalgınlık, meşgale, güvensizlik yığını… Bütün bunları dağıtmak, bu sıkıntılı, kötülük bulaştırıcı havayı yarıp geçmek, bu yüzlerce varlığı bir tek düşünceye bağlamak lâzım geleceğini, dramımın bu taş gibi sert bakışları hayatiyle nurlandırmadan yaşayamıyacağını düşündükçe fena oluyorum. Biraz daha beklemek, perdenin kalkmasına mâni olmak istiyorum. Ama geçmiş ola. Yere üç defa vuruldu bile. Orkestra da çalmaya başlıyor. Sonra derin bir sessizlik ve kuliste kulağıma gelen boğuk, uzak, salonun azameti içinde kaybolmuş bir ses. Demek bizim piyes başladı. Ah zavallı, bu da mı başına gelecekti?…

Ne korkunç dakika! İnsan nereye gideceğini, ne yapacağını bilemiyor. İçi içine sığmazken, bir kulis direğine yaslanarak, oradan kulak mı kabartsın? İnsan kendisi o kadar teşvike muhtaçken, aktörleri mi cesaretlendirmeye çalışsın? Ne dediğini bilmeden mi söz söylesin? Zihninin başka yerlere takıldığı, bakışlarının perişanlığından belli iken, kalkıp da tebessüm mü etsin? Adam sen de! Salonun içine süzülmek ve tehlikeye karşıdan bakmak, hepsinden iyi.

Alt kat localarından birine gizlenip, sanki iki ay müddetle eserimin etrafında bu sahnenin bütün tozlarının dalgalandığını gören, bütün bu jestleri, bütün bu sesleri, kapıların açılıp kapanmasından tutunuz da havagazının ayarına kadar en hurda mizansen teferruatını tertipliyen ben değilmişim gibi, kayıtsız, soğukkanlı bir seyirci kalıbına girmeye çalışıyorum. Bu çok tuhaf oluyor. Dinlemek istiyorum, fakat dinleyemiyorum. Her şey beni sıkıyor, rahatsız ediyor. Loca kapılarının anahtarla çatır çatır açılması, taburelerin takırdaması, birbirini teşvik eden, birbirine cevap veren öksürük fasılları, yelpaze ardından fısıldaşmalar, ipekli kumaşların hışırtısı, hasılı bana muazzam gelen bir sürü ufak tefek gürültü. Sonra jestlerdeki, tavırlardaki düşmanlık, pek memnun görünmiyen sırtlar, sıkılmışların yayılıp bütün dekoru kapatacak gibi olan dirsekleri.

Önümde, burundan takma gözlüklü bir delikanlı, ciddi ciddi not alıyor ve:
— Çocukça! diyor.
Yandaki locada yavaş sesle konuşuluyor:
— Biliyorsunuz ki yarın bu iş olacak.
— Yarın mı?
— Evet, mutlaka yarın.

Yarının bu adamlar için pek mühim olduğu görülüyor. Halbuki ben, yalnız bugünü düşünüyorum!… Bu karışıklık içinde sözlerimden hiçbiri, hedefini bulamıyor, insanın içine işlemiyor. Aktörlerin sesleri, yükselecek, salonu dolduracak yerde, rampaya gelip dayanıyor, ücretli alkışçıların aptalca şamatası arasında, cuppadak, suflörün deliğine düşüyor… Şu yukardaki adam da niçin kızıyor, bilmem ki. Doğrusu korkuyorum, artık gidiyorum.

Dışarıdayım. Yağmur yağıyor, ortalık zifiri karanlık, fakat ben farkında değilim. Işıklı kafaları ile localar, galeriler, hâlâ gözlerimin önünde dönüyor. Ortada da sahne, sabit bir nokta gibi, parlak, ben uzaklaştıkça kararıyor. İstediğim kadar yürüyeyim, silkineyim, nafile, hep onu, o melûn sahneyi görüyorum ve ezbere bildiğim piyes, beynimin içinde acı acı oynamaya, sürüklenmeye devam ediyor.

  • CevapBu sayfada soru bulunmamaktadır. 

10. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 66 ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

Edebiyat Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Yorum Yap

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!