Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Cem Yayınları Sayfa 148

“11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Sayfa 148 Cem Yayınları” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Cem Yayınları Sayfa 148

(…)
Eski dili beğenmeyenlerden, kötüleyenlerden, onunla eğlenenlerden değilim. Hani ağızlarını yam- rıltarak “Zâviyetân-ı mütebâdiletân-ı dâhiletân” deyip gülenler, “Böyle de söz olur mu?” diye soranlar var, ben onlardan değilim. Dilin değişmesine karşı koymak isteyenlerden ne denli uzaksam, onlardan da o denli uzağım. Bence hepsi birdir, bir düşünüştedir onların, hepsi de dil duygusuna, dil düşüncesine erişememiş kişiler. Olur öyle söz, neden olmasın? Türk’ün ağzına yakışır da. Doğu uygarlığı içinde yetişmiş: Arapçayı, Farsçayı öğrenmiş Türk’ün ağzına yakışır. İyi etmişler öyle bilim-sözlerini uyduranlar, kuranlar. Toplumun bağlı olduğu uygarlığın bilim dilini öğrenirler, onunla düşünürler, onun köklerinden gene onun kurallanna göre tilcikler, bilim-sözleri üretirlermiş. Bir diyeceğimiz yoktur onlara, olamaz. Onlarla eğlenmek, onlara dil uzatmak bilgiye, uygarlığa dil uzatmaktır. Ayak takımının işidir, ayak takımına yakışır eski dilimizi yermek, onunla eğlenmek. İyi bilin, onu yerenler, onunla eğlenenler ouıun Kurulmakta olan dili de yererler, onunla eğlenirler. Dünkü dilin hangi isterlere göre kurulduğunu, bir uygarlık içinde gerekli olduğunu anlayamayanlar büğünkü dil değişmesinin neden, niçin olduğunu da anlayamazlar. İnanıyorlarmış dilin değişmesi gerektiğine, gönüllerile bağlılarmış bu devrime. Bir inanma işi, bir gönül işi değildir bu, bir düşünme işidir, bir anlama işidir.

Dil neden daha çabuk değişip durulmuyor? (…) Hep anlamaktan kaçınıyorlar, işi hep duyguya döküyor, güzellik gibi kişiden kişiye, çağdan çağa değişir görece ölçülere vurmağa kalkıyorlar da onun için. Arapça bir tilciği ağzını yamrıltarak söyleyip eğlenenin, “gırtlak” tilciğini kaba bulana ne diyeceği olabilir? Hep birer duygu yadırgısıdır bunlar, bunlara dayanarak sürekli, sağlam bir işe girişilemez. Gene anlamaktan kaçındıklan içindir ki kimi de tilcikleri birer birer, ayrı ayrı öğrenmeğe kalkıyorlar. Arapçadan alınmış, âdet, avdet, iade tilciklerini kullanmak için bunların bir kökten geldiğini bilmeleri gerekmezmiş; kâtip, mektûp, mektep için de öyle. Kamu bunları almış, benimsemiş, birbirlerile ilintilerini düşünmemiş, üzümünü yemiş de bağını sormamış… Bunu ileri sürerken ödevlerinden kaçtıklarını göremiyorlar, sezemiyorlar. Okur-yazarın, aydının toplumda başlıca ödevlerinden biri, boynunun borcu, yazı dilinin anlaşılır, kökleri de, birbirleriyle ilintileri de, hangi kurallara göre üretildiği de bilinir tilciklerden kurulmasını sağlamak böyle bir dilin koruyucusu olmaktır. Kökleri hangi kurallara göre üretildikleri bilinmeyen devşirme tilcikleıie kurulmuş bir yazı dili, konuşma dili gibi çabucak eskir, anlaşılmaz olur.

Yazı dili ise süreklilik ister, büğünün düşüncelerini, dediklerini yarına ulaştıracak. Bizim eski dilimiz yüzyıllar boyunca az çok değişmiştir, yeni yeni tilcikler üretmiş, yeni yeni biçimler kurmuştur. Gene de bağlı olduğu ilkeler değişmemiştir. Namık Kemal’in, Halit Ziya Uşaklıgil’in yazdıkları dil, sözcük bakımından, Fuzuli’nin dilinden aynlsa bile bağlı oldukları ilkeler bakımından ayrı değildir. Fuzuli’yi sininden çıkarıp diriltseniz Namık Kemal’in dilini, önce yadırgasa bile, biraz düşünmekle anlar. Onlarda bir dil duygusu, bir dil düşüncesi vardır. Arapçadan, Farsçadan birtakım tilcikler almışlar, gelişigüzel devşirmemişler. Büğün ise Arapçayı, Farsçayı bilmeden, yeni kuşaklara öğretilmesini istemeden Arapça, Farsça tilcikleri kullanmakta direnenlerde, o tilciklerin aralarındaki ilintileri bilmeği gereksiz sayanlarda dil duygusu, dil düşüncesi yoktur. Avrupa dillerinden de öylece tilcik alıveriyorlar. Psikoloji diyorlar, antoloji diyorlar. Bunları böyle köklerini göstermiyen eciş bücüş bir biçimde yazabiliyorlar, o iki til- cikteki loji’nin ne olduğunu sordunuz mu, yüzde doksan dokuzu ikisinin de bir olduğunu, bir anlama geldiğini sanıyor. Bilenler de benim gibi ancak kulak dolgunluğu ile biliyor. Böyle aydın olmaz, bir toplumun aydınları böyle olmamalıdır, iyice bilmedikleri tilcikleıie düşüncelerini söylemeğe kalkmamalıdır. Tilcikler gelişigüzel türemez, yazı dilinin tilcikleri şuradan buradan devşirilmez, ya toplumun öz dilinden ya da toplumun bağlı olduğu uygarlığın bilim dillerinden türetilir. Devşirme yolu ile şuradan buradan gelişigüzel tilcik alan, onlarla yetinen kişi bir aydın sayılamaz, başlıca ödevini yapmıyor, söylediklerinin

  • CevapBu sayfada soru bulunmamaktadır.

11. Sınıf Cem Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 148 ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

Edebiyat Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Yorum Yap

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!