Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA

9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Ödev Yayınları Sayfa 116

“9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Sayfa 116 Ödev Yayınları” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Ödev Yayınları Sayfa 116

O gece, padişah, rüyasında, geminin büyük bir fırtınaya yakalandığını görmüş. Gemi bir sallanmış, bir sallanmış… Sonra büyük bir balık denizden başını çıkararak padişaha seslenmiş:
– Padişah!.. Padişah!.. Büyük kızınla ortanca kızına istediklerini aldın da küçük kızına neden bir şey götürmüyorsun?
Padişah, balığa karşılık vermek istiyor fakat korkudan dili tutulduğu için ağzından bir tek kelime bile çıkmıyormuş. Balık., şöyle diyormuş:
– Küçük kızına eli boş mu gideceksin? Hem o senin terbiyeli çocuğun… Götüreceğin armağan için sana önceden teşekkür eden de o değil miydi? Gemiyi çabuk geri döndür, yoksa batırırım!
Balık, sözünü bitirir bitirmez, gürültü ile suya dalmış. Koca dalgalar gemiyi sallamış. Balık sonra tekrar ortaya çıkarak gemiye birkaç defa kuyruk vurmuş; sulara gömülüp kaybolmuş. Padişah da büyük bir korku içinde yatağından fırlamış.
Hemen kaptana haber yollayarak gemiyi geriye döndürmüş. Hindistan’dan güzel bir gümüş tas aldıktan sonra tekrar yola koyulmuşlar.
Az gitmişler, uz gitmişler, dalgalarla, fırtınalarla boğuşa boğuşa, günlerce yol aldıktan sonra karaya ulaşmışlar. Padişah, atına binmiş, askerleriyle birlikte, gece gündüz demeden dağ, tepe yorulmadan yol almış, memleketine ulaşmış.
Çocuklar, babalarını dört gözle bekliyorlarmış. Padişah, atıyla sarayın bahçesine girdiği zaman, önce küçük Dal, koşarak gelmiş, babasının elini öpmüş, ona “Hoş geldiniz.” demiş. Arkadan da Yaprakla Fidan görünmüşler. Hem koşuyorlar, hem de:
– Hani benim kumaşım, hani benim bileziğim, diye bağırıyorlarmış…
Padişah, her üç kızının armağanını da kendilerine vermiş. Büyük kız, hemen sarayın terzisine koşarak Hint kumaşından kendisine güzel bir elbise yaptırmış, arkasına giymiş. Ortanca kız da altın bileziğini koluna takarak Dal’a göstere göstere gezmeye başlamış.
Küçük Dal, önce büyük ablası Yaprak’a:
– Ablacığım, elbiseniz çok güzel olmuş demiş, güle güle giyiniz, demiş.
Sonra da küçük ablası Fidan’a şöyle demiş:
– Abla senin de bileziğin koluna pek yakıştı. Güle güle sağlıcakla kullan!
Ama onlar, Dal’a:
– Sen de gümüş tasını güle güle kullan, dememişler. Çünkü kendi armağanlarından daha değersiz olduğu hâlde, onun gümüş tasını pek kıskanıyorlarmış.
Küçük dal, her gün tasını eline alır, sarayın koruluğundaki göl kenarına giderek orada oynarmış. Ablaları da onun arkasından giderler, güneş altında parıldayan gümüş tasın göle düşerek kaybolmasını beklerlermiş.
Bir gün, gümüş tas, nasılsa Dal’ın elinden kurtularak suya düşmüş, derinlere inerek kaybolmuş. Dal da tası vakalayayım derken suva vuvarlanmaz mı? Tası tutamamış Yaprakla Fidan, hiçbir şey olmamış gibi saraya dönerlerken Dal’ın suya gömüldüğü yerden küçük dalgalar meydana gelmiş. Bu dalgacıklar, kıyıya vurmaya başlamış. Birkaç küçük dalga kıyıya vurduğu sırada, oracıkta, birdenbire bir kavak ağacı meydana gelivermiş.

  • CevapBu sayfada soru bulunmamaktadır.

9. Sınıf Ödev Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 116 ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

Edebiyat Kitabı Cevapları
🙂 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER, PAYLAŞ!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Yorum Yap

**Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!